Yeniçağa ayak uyduran kişilerin yanında şirketlerde teknoloji çağına ayak uydurmaya başladılar. Bunun içinde yeni fikirlere yatırım yapmak adına girişim ve startuplarla yöneldiler. Bu durumda kimi zaman farklı uyuşmazlıkların oluşmasına ve çözülmesi gereken yeni hukuki sorunların var olmasına neden oldu. Bunun hukuk dünyası açısından da getirisi girişim ve startup hukuku olarak yeni bir alanın doğmasıdır.
Girişim ve startup hukuku teknoloji çağı ile birlikte gelişmeye başlayan bir alandır. Bu bakımdan herkesin bire bir bakabileceği ya da yardım alabileceği hukuki kaynakları barındırmamaktadır. Bu nedenle de bu alanda hizmet almak isteyen herkes genel hukuk kurallarını bilmenin yanında Dünya’daki ve ülkemizdeki gelişimleri de sürekli olarak takip etmesi gerekmektedir.
Startup ve Girişim
Girişim; bir konuda
yeni fikirler üreterek bunu iş sahasına aktarmaktır. Startup ise ilk olarak
Amerika’da görülmeye başlamış bir iş akımı modelidir. Ülkemize ise yeni girmiş
bir kavramdır. Sözlük anlamı olarak sıfırdan işe başlama, başlangıçtır. Ya da yeni
veya öz girişim de denilmektedir. Ancak ülkemizde girişim olarak kavramı ile
aynı olarak kullanılmaktadır. Hukuki
açıdan ise hızlı büyümek için oluşturulmuş ve buna uygun teknolojiyi sunan,
bazı durumlarda ihtiyaç gideren bazı durumlarda ihtiyaç haline dönüştüren,
sürekliliğe sahip ve gelişimi daha üst seviyelere taşımaya uygun girişim
fikirlerine ya da buna sahip şirketlere startup denilmektedir. Buna göre bir bakıma başarısı garanti olmayan
bir şirkettir. Yani esas olarak girişimciliği de kapsayan bir kavramdır. Ama esas olan tek şey net bir tanımının
bulunmamasıdır.
Her girişim yeni
olan bir girişim değildir. Bu bakımdan startuplar hızlı büyüme yeteneği olan ve
ölçeklendirebilir olan şirketlerdir. Buna göre söz konusu şirketin genç bir
şirket olması da gerekmemektedir. Ya da sadece teknoloji fikrine sahip
şirketler de startup şirket olarak nitelendirilemezler. Ancak sadece Dünya’da
internet ve akıllı cihaz kullanımıyla ilgili startuplar artarken ülkemizde de
buna benzer uygulamalar başlamıştır.
Bunun yanında bir
kişinin startup fikrinin bulunması bunun her yatırımcı ile görüşülerek başarılı
bir destek sağlanarak başarılı bir yatırıma dönüşeceği anlamı taşımamaktadır.
Her yatırımcı ve startup birbiriyle tam anlamıyla uyuşmayabilmektedir. Bu bakımdan
hem startup hem yatırımcı açısından sağlıklı seçimler yapılması gerekmekte ve
ancak bu şekilde her iki taraf en üst kazançlar sağlayabilmektedir. Bu seçimler
yapılırken yatırımcının startupa uygun olup olmadığını gösteren işaretlerden
bazıları ise şunlardır;
1-Yüksek hesap tablolarının olması,
2-Kendini fazla büyük olarak gösteren
yatırımcıların olması,
3-Startup fikrinin hayata geçmesi için
ağır koşulların bulunması,
4-Yatımcının çok fazla para kazanmak
istemesine rağmen az yatırımda bulunmasıdır.
Pivot Döngüsü (Döngü Noktası)
Startup ya da
girişimci, kuluçka merkezi, konferanslar, seminerler, yarışmalar, melek
yatırımcılar ya da farklı etkinliklerle yatırımcı ile buluşma yollarını
aramaktadır. Bazen de doğrudan da yatırımcı ile buluşabilmektedir. Startapta
döngü noktası da, startupun fikrini hayata geçiresiye kadar ilk müşterileri
veya servis kullanıcılarıyla prototipini hayata geçirerek modelini ispatlamaya
çalıştığı andır. Döngü noktasının ardından startup yatımcıyla buluşmuş ve
fikrini hayata geçirmiştir.
Bu bakımdan ilk olarak girişimciler ya da startuplar fikirleri ile ilgilenen yatırımcılarla görüşmeler sağlamaktadır. Genel olarak sözlü görüşmeler denilen bu aşamada taraflar arasında gizlilik sözleşmesi yapılarak herhangi bir anlaşma sağlanamaması halinde startup ya da girişimcinin daha sonrasında fikrinin çalınması gibi mağduriyetler yaşamaması sağlanabilmektedir. İkinci aşama termsheet ve değerleme aşamasıdır. Bu aşamada yatırımcı ile startup arasında bir niyet mektubu imzalanarak yatırımın standartları belirlenmektedir. Bir bakıma ön sözleşme niteliği olan bu belgeye termsheet denilmektedir. Bu belgede 1 ile 3 ay arasında değişen bir süre belirlenerek bu sürede yatırım standartları belirlenmekte ve daha sonrasında da yatırım belgelerinin hazırlanması sağlanmaktadır. Üçüncü aşama da due dilligence yani durum tespit çalışmaları aşamalarıdır. Yani şirketlerin geçmişe yönelik performanslarına ya da geleceğe yönelik vizyonlarına bakılmasıdır. Dördüncü olan son aşamada sözleşme aşamasıdır. Bu aşamada taraflar arasında hisse alım sözleşmesi imzalanmaktadır. Bazı durumlarda yatırımcılar şirkete hisse almak yerine sermaye artırım yolu ile de katılabilmektedir. Bu durumda farklı tipte işlemler yapılmaktadır.
Bu yazıyla ilgili herhangi bir sorumluluk kabul etmemekle birlikte daha detaylı ve güncel bilgi almak için bir avukata başvurunuz.
Yorumlar